2 Eylül 2013 Pazartesi

Fahreddin Paşa

Ömer Fahreddin Türkkan(1868-1948) Türk asker ve devlet adamı. Özellikle I. Dünya Savaşı sırasında çıkan Şerif Hüseyin isyanında zor şartlar altında Medine'de yönettiği 2 yıl 7 ay süren Medine müdafaası ile bilinmektedir. "Medîne müdâfii", "Türk Kaplanı", "Çöl Kaplanı", "Medine Kahramanı" adlarıyla anılır.
Bulgaristan, Rusçuk'ta doğdu, 93 Harbi'nden sonra ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleşti. Mekteb-i Harbiye-i Şahane (Harp Okulu)'yi birincilikle bitirdi. Erkan-ı Harbiye Mektebi'ni bitirdikten sonra 1891'de kurmay Yüzbaşı rütbesiyle göreve başladı. Balkan Savaşı'nda Çatalca savunmasında ve Edirne'nin geri alınışında görev aldı.
I. Dünya Savaşı başladığında 4. Orduya bağlı 12. Kolordu komutanı olarak Musul'da bulunuyordu. 1915'te 4. Ordu komutan vekilliğine getirildi. Bu bölgede iken hem tehcire tabi tutulan Ermenileri yerleştirmesiyle uğraştı, hem de Urfa, Zeytun, Musadağı ve Haçin Ermeni isyanlarını bastırdı.
1916'da 4. Ordu komutanı Cemal Paşa tarafından Medine'ye gönderilerek Hicaz Kuvve-i Seferiyesi komutanlığına atandı. İngilizler'in desteğinde isyana girişen Şerif Hüseyin ordusuna karşı, kısıtlı imkanlara rağmen yaptığı Medine müdafaası büyük takdir topladı.
Thomas Edward Lawrence'ın "Çöl kaplanı" lakabını taktığı Fahreddin Paşa, Medine Kuşatması'ndan sonra savaş esiri olarak önce 27 Ocak 1919'da Mısır'a daha sonra da 5 Ağustos 1919'da Malta'ya sürgün edildi. Sürgün sırasında, savaş suçlularını yargılamak üzere işgalci devletler tarafından İstanbul'da kurdurulan Kürt Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbi adı verilen mahkemece ölüme mahkum edildi. Ancak Ankara Hükümeti'nin gayretleriyle 8 Nisan 1921'de Malta'dan kurtulduktan sonra Eylül 1921'de Milli Mücadele'ye katılmak üzere Ankara'ya geldi. 9 Kasım 1921'de TBMM tarafından Kabil Büyükelçiliğine tayin edildi. Türk-Afgan dostluğunun gelişmesinde önemli rol oynadı.
1936'da Ferik korgeneral rütbesi ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekliye ayrılan Fahreddin Paşa, 22 Kasım 1948'de bir tren yolculuğu sırasında Eskişehir yakınlarında kalp krizi geçirerek vefat etti.Vasiyeti üzerine Aşiyan Mezarlığına defnedildi

ÇEKİRGE EMİRNAMESİ
Maliki ve Hanefi alimlerinin görüşlerini de zikrederek, çekirgenin yenilebileceğini belirtip, çekirgenin faydalarını anlatan Fahrettin Paşa, birkaç çekirge yemeği tarifi de verdiği emirnamede şunları zikreder:

"Çekirgenin serçe kuşundan ne farkı var? Yalnız tüyü yok. O da serçe gibi kanatlı ve uçuyor. Bitkilerle besleniyor, temiz ve taze şeyler yiyor. Hem de tiryaki ve keyif sahibi, tütün ve limondan zevk alıyor. Ayrıca Hicaz, Asir, Yemen ve Afrika bedevilerinin başlıca gıdası çekirgedir. Bedeviler sağlamlıklarını ve zindeliklerini yedikleri çekirgeye borçludurlar. Çekirgeyi develerde büyük zevkle yiyorlar. Dizlerinin bağı çözülenlere, basurlulara ve romatizmalılara şifadır.

Dün karargah sofrasında çekirge tavası vardı. Arkadaşlarımla beraber yedim ve bunu dil konservesinden daha lezzetli buldum. Hele zeytinyağı ile ve limon suyu ile salatası pek nefis oluyor.
Elhasıl, dün çekirgeyi bahçelerden def ve tenkil tedarikini düşünürken, bu gün çekirge geliyor mu diye yollarını gözlüyorum. Hangi mıntıkaya çekirge düşerse tarifim veçhile istifade edilmesini ve bana da hediye olarak çekirge gönderilmesini arkadaşlarımdan rica ederim."

TARİHE GEÇEN KONUŞMASI
Hazreti Peygamberin kabir önünde topladığı askerlerine tarihe geçecek şu konuşmayı yapar: "Ey insanlar, malumunuz olsun ki bütün kahraman askerlerim, bütün İslam'ın sırtını dayadığı yer, manevi gücün desteği olan Medine'yi, son fişeğine, son damla kanına, son nefesine kadar korumaya ve kollamaya mecburdur. Bu asker Medine'nin enkazı ve nihayet Ravza-ı Mutahhara'nın yeşil türesi altında, kan ve ateşten dokunmuş kefenle gömülmedikçe, Medine-i Münevvere kalesinin burçlarından ve yeşil kubbesinden al sancağı alınmayacaktır. Ey Osmanlı ordusunun yiğit subayları! Ey her cenkte cihanı tir tir titretmiş, yiğit Mehmetçiklerim! Gelin hep beraber Allah'ın ve işte huzurunda huşu ve aşk içinde gözyaşları döktüğümüz peygamberin karşısında, aynı yemini tekrar edelim... Ve diyelim ki; Ya Resulallah, biz seni bırakmayız!.. "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder